26 Eylül 2012 Çarşamba

Azınlık Raporu


Azınlık Raporu

Kendime uzak bulduğum türlerden biridir bilimkurgu... Ama insanın sürekli sevdiği türde film izlemesi de bayıyo tabi bi süre sonra. Değişikliği seviyor insan dediğimiz mahluk... Bu fikirden hareketle kendimi (gerektiğinde zorlayarak bile olsa) aşma kararı almıştım kısa bir zaman evvel. 

Cinayet/suç işlemek üzere olanlar önceden öngörülebilir ve tespit edilebilirse mahkum etmek ne derece doğru birşeydir? Bu orjinal konuyu işleyen filmde sene 2054, Washington DC. Dedektif John Anderton, bu suçluları öngören kahinlerin bulunduğu polis biriminin başındadır. Ancak olayların seyri, John Anderton'ın cinayet işleyeceği öngörüsü ile değişir.

"Bilimkurgu"ya yeni başlayanlar için  "Azınlık Raporu" iyi bir tercih bence. Konu cazip, senaryo akıcı, oyunculuklar da gayet başarılı...Benim gibi geç kalmışlar  varsa tavsiye edilir...


20 Eylül 2012 Perşembe

Migrenle Yaşamak!!!



Bi değişiklik olsun hayatımda...

Bir regl dönemimi de migrenim tutmadan geçireyim... 

Olmaz mı?

10 Eylül 2012 Pazartesi

İlk Korku - Primal Fear


İlk Korku
    Orijinal Adı : Primal Fear 

Yönetmen : Gregory Hoblit 
Oyuncular : Richard Gere, Laura Linney, Edward Norton 
Yapım : 1996 Tür: Dram, Gerilim, Suç

"Edward Norton  hayranıyım" dediğimde "İlk Korku' yu izlemelisin" demişti bir arkadaşım...

Haklıymış...

“Primal Fear” Oscar adayı, 9 ödül ve 5 adaylığı olan bir film… Bir piskoposun öldürüldüğü olay yerinde görüntülenen Aoron yargılanmaktadır. Başarılı avukat Martin Vail dışında Aoron'un bu cinayeti işlemediğine  inanan kimse de yoktur. 

İyi bir kurgu, kusursuz/başarılı oyunculuklar, şaşırtıcı bir final... 




Hele ki Edward Norton muhteşem hakikaten... Bu ilk filmi kendisine Yardımcı Erkek Oyuncu adaylığı getiren Edward Norton’ın performansıyla son derece etkileyici bir gerilime dönüşen "İlk Korku"yu özellikle hayranlarına ben de illa ki öneriyorum...




9 Eylül 2012 Pazar

Ölü Kadınların Şarkısı



Savaşın bıraktığı izler elbette ki derindir...

Bosna'da yaşanan da öyle... Kadınlar  işkenceyi de görmüş, tecavüzü de... Bebeğini de yitirmiş... Yerle bir olan, yitirilen onca şeyin ardında kalanı kadınlar üzerinden izleyiciye sunan oyun çok çok etkileyiciydi. 

"Yeryüzü Sahnesi" ilk kez izlediğim bir topluluk ve araştırmalarıma göre henüz  çok genç bir tiyatro imiş. İzmir'in, 1-2 yıl önce yeni bir tiyatrosu daha olmuş meğer...

Geçtiğimiz Pazar, tesadüfi olarak oyundan haberim oldu ve izleyen şanslılardan olduğum için mutluyum...




1 Eylül 2012 Cumartesi

Modern İnsan


Bugün aldığım bir maili paylaşmak istiyorum. İşte, günümüz eğitimli/modern/kariyer sahibi insancıklarının hazin hali:

"bugün daha büyük evlerimiz,küçük ailelerimiz....
daha çok konforumuz ama daha az zamanımız var 
daha iyi derecelerimiz,daha az sağduyu
daha çok bilgimiz var ama daha az yargılayabiliyoruz...
daha çok becerilerimiz ama daha çok problemlerimiz
daha çok ilaçlarımız var ama daha az sağlıklıyız....
daha saygısızız
 daha az gülüyoruz
daha hızlı araba sürüyoruz
daha çabuk kızıyoruz
daha az okuyor
daha çok tv izliyoruz nadiren dua ediyoruz......
daha çok konuşuyor,daha az seviyor ve
 daha sık yalan söylüyoruz..
hayatı değil nasıl yaşayacağımızı öğrendik
yılları hayatımıza kattık ,ama hayatımızı yıllara değil...
daha yüksek binalarımız,daha geniş yollarımız ama daha küçük manzaralarımız var....
daha çok harcıyor, daha az şey elde ediyoruz
daha çok satın alıyor ama daha az memnun oluyoruz.....
aya gitmenin bir sürü yolunu bulduk,ancak komuşumuza gitmek için karşıya geçemiyoruz...
atomu bulduk,,ön yargılarımızı değil...
daha çok yazıyor daha az öğreniyoruz..
daha çok plan yapıyor daha az uygulamaya koyuyoruz.....
beklemeyi değil, saldırmayı öğrendik...
daha çok gelirimz var, daha az moralimiz....
daha çok bilgi için bilgisayarı icat ettik ama iletişimimiz daha az miktar çok kalite az...
uzun adamların kısa karakterlerin zamanı, fastfoodun zamanı....
daha çok boş zamanımız var ama daha az eğleniyoruz..
daha çok çeşit yiyecek ama daha az besleyici....
daha çok boşanmalar..
lüks evlerimiz ama dağılmış ailelerimz var..
hiç bir şeyi özel fırsatlarınız için saklamayın,
çünkü yaşadığınız her an özel bir fırsattır...
bilgiyi arayın, daha çok okuyun...
sandalyenize oturun ve manzaranın keyfini çıkarın
ihtiyaçlarınızı düşünmeden....
ailenizle daha çok zaman geçirin
sevdiğiniz yiyecekleri yiyin....
sevdiğiniz yerlere gidin...
hayat ondan zevk almak içindir...
sadece hayatta kalma çabası değil......
yazmayı düşündüğünüz mektupları yazın....
ailenize ve dostlarınıza onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin
hayatınıza anlam katan hiç bir şeyi ertelemeyin
hergün her saat her dakika özeldir..."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...