21 Aralık 2010 Salı

NOEL BABA VAR MI???

    Çocukken Noel Baba ' nın, -annemin deyişiyle- bütün yıl "uslu" durup onları hiç üzmezsek, ne istiyosak 31 Aralık gecesi bize getireceği inancındaydık kardeşimle ben. O gece Noel Baba, bacadan usulca süzülüp uslu çocukların çizmelerine hediyeler bırakıyor (muş)du. Annem ve babam bu tatlı yalanla avuttular bizi uzun yıllar. ( Buna yalan demek içimden de hiç gelmiyor ya, neyse :)) Yılbaşının bir gece öncesinden çizmelerimizi dışarı çıkarır heyecenla beklerdik biz de. Saat 24:00 'ü geçince biz hiç farketmeden Noel Baba gelip, küçük hediye paketlerimizi çizmelerimizin içine doldurmuş olurdu. Açarken yaşadığım mutluluğu şu an bile yaşıyorum sanki. Bu tatlı büyü ne zaman bozuldu, gerçekler nasıl su yüzüne çıktı hatırlamıyorum şu an.
    Geçenlerde internette gazeteleri gezerken Ayşe Arman minik kzının Noel Baba' ya inanmadığından, arkadaşları ile beraber bunun saçmalığına karar verdiklerinden bahsetmiş yazısında biraz şaşırarak. Bu yaşta bu kadar gerçekçi olmasına üzülmüş...Ben de üzüldüm okuduğumda...Demek ki benim ve kız kardeşimin hayal dünyası müsaade etmiş bu tatlı düşle var olmamıza...Şanslı saydım bizi, bu düşü gerçek sanabilmişiz diye.
    Sanki herşey daha bir göz önünde ya artık. Daha ulaşılır, bulunur, bilinir...Sürekli gelişen bilişim, iletişim sektörü, haber alma, habere  ulaşma rahatlığı...vs...vs...İnternet sayesinde herşey bir "tık" kadar yakın, "dizüstü"müzde taşıyoruz dünyayı...Durumlarımız on-line her an...Tüm çıplaklığıyla ortada herşey...
Bu durumun nimetlerinden yararlanmamak çağın dışında kalmak olur tabi. Ancak, bilgi kaynağının anne-babaları olduğu devri bitti çocukların. Düşlerinden de erken uyanıyorlar gibi... Devir teknoloji devri...

10 Aralık 2010 Cuma

TÜRKİYE' DE 43 MİLYON KİŞİ DİŞLERİNİ FIRÇALAMIYOR!!! ( MUŞ )


Milliyet gazetesinden edindiğimiz bilgi böyle diyor...Ancak insanın pek inanası gelmiyor. Ya da benim için durum böyle. İnanmadığım, sonucun ürkütücü olması,
-yani yarımızdan fazlasının diş fırçalamamasının inandırıcılığı-değil burada. Bu araştırmalar yapılırken gelip sizi sayan oldu mu hiç? Beni sayan da olmadı,bugüne kadar da çevremde kimse " Bugün bi anket yaptılar günde kaç bardak süt tükettiğimi sordular " demedi örneğin...eee??? Ele aldıkları bir grup vardır ona şüphe yok ama gene de o başlığı atmak için hepimizin tek tek sayılması gerekmez mi? Yüz kişi ya da bin kişi ya da daha fazla kişiye sormak geri kalanların ne diyeceği hakkında kanaat getirmeye hiç bir zaman yeterli bir veri değil kanımca. Bilimsel araştırmaların pek çoğunda genellemelere ulaşmaktır amaç bilirim ancak bilemiyorum işte özellikle bu istatiki sonuçlarda " bana sordunuz mu ya,inanmıyorum:) " demişimdir ben kendi kendime...Üniversite hocalarımdan birinin bir sözü geliyor bu konuda aklıma, konu nereden geldiyse istatistiki araştırmalara gemişti de hocamız " Şöyle bir söz vardır " demişti:

" yalan sıralaması yapılmış,sonuç şuymuş: 1) Yalan 2) Kuyruklu Yalan 3) İstatistik "

Ve gülümsemişti ardından...
Yalnız değilim bu konuda bu kanaatte olan sanırım...

7 Aralık 2010 Salı

AV MEVSİMİ


Çok sevdiğim iki yeteneği aynı karede görmek benim için harika....
"Av Mevsimi" nin vizyona girmesini merakla bekleyenlerdendim ben de, pekçoğumuz gibi...Beklenti büyük olunca hayal kırıklığıyla çıkılır sinema salonlarından genelde ama ben beğenerek ayrıldım. Hem Şener Şen hem de Cem Yılmaz benim için izlemeye doyulmaz birer oyuncu olduğundan filmi sevmem çok yüksek bir olasılıktı zaten. 

Biraz filmin bende bıraktıklarından bahsedersem şöyle: Filmin sonuna kadar "Katil Kim ?" diye meraklanmaya gerek kalmadan film çözülüyor.( Malum  "Polisiye" ya filmimizin türü akla böyle sorular gelmeli .. ) Yani aslında bildiğiniz bir sonu "merakla" izliyorsunuz. İşte belki de filmin başarısı budur...Tabi başarılı bulanlara göre...

Filmde biraz biraz herkes için üzülüyor insan...Kızını kaybetmiş anne için...Namus davası peşinde olduğunu zanneden abiler için...Battal Bey' inin kölesi olmuş baba için...Eşini kaybetmiş ama ondan asla vazgeçmemiş deli İdris için...Hatta belki de en çok katile üzülüyor insan... Onca servetin, gücün, itibarın arasında kalmış çaresizlik onun ki...En büyük yanılsama belki de onunki...

2 Aralık 2010 Perşembe

....Wikileaks Kriptoları...!

Son günlerde "öghh" getirten malum konu hakkında çok hoşuma giden, cuk oturan, tek cümlelik bir alıntıyı paylaşmak isterim.

" Wikileaks skandalının en skandal tarafı, skandalları herkesin biliyor olması "
                                                                                              ( Yılmaz ÖZDİL - Hürriyet )

Bir de merak ettiğim; Türkçesi "gizli belge" olan "crypto" sözcüğünü "kripto" olarak alıp dilimize sokmak nedendir? Daha mı ciddiyet kazanıyor olay acep? Hani, konu Amerika, gizli gerçekler, saklanan ( güya bilmediğimiz ) belgeler falan ya :) Ondandır herhalde...






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...