16 Ekim 2011 Pazar

ÖTV Zammı Hakında

   Sayın Erdoğan'ın ÖTV zamlarına yapılan eleştirilere söyledikleri üzerine Milliyet yazarı Melih Aşık'ın köşesinde bugün yazdığı şu yazısını paylaşmak istiyorum:
Ucuz Hayat!
“Kardeşim sigarayı içmezsin, olur biter. Alkolü daha az tüketirsin olur biter. Kalkıp da Porche kullanacağına Fiat’a bin, biraz daha düşür harcamayı.”Başbakan, zamanı kısıtlı olduğu için dünkü konuşmasında ancak bu kadarını söyleyebildi. Biraz daha vakti olsa harcamaları düşürmek hatta sıfıra indirmek için kim bilir daha ne yararlı tavsiyeler sıralardı. Dilerseniz Sayın Başbakan adına onu da biz yapalım...“Fiat şart mı kardeşim? Bugün bir eşeğin fiyatı ne? Fiat’ın 50’de, 100’de biri... Üstelik ne benzin ister ne yağ ne antifiriz. Biraz kül, biraz duman... Pardon, biraz su biraz saman. Yetti de arttı bile.Ulaşım gideri minimuma indi mi? İndiiii.Kalorifersiz evde otursan ya da kaloriferi iptal ettirsen ölür müsün? Atalarımız, dedelerimiz öldü mü? Al şöyle ucuzundan fırınlı bir soba. Hem yemek pişir hem su ısıt hem ısın. Sıcak su parasından da kurtul böylece. Kestane kebap keyfi de cabası.Yok efendim bulaşık makinesi, yok efendim çamaşır makinesi, yok yoğurt makinesı... Evlerinizde makineden oturacak yer kalmadı yahu. Askerlik nasıl ki yan gelip yatma yeri değilse... Hanım kardeşlerim kusura bakmasın, ev hanımlığı da öyle. Gece zaten yatıyorsun. Gündüz de yatmayıver artık. Çamaşırını, bulaşığını elde yıka. Bizim annelerimiz, büyük annelerimiz nasıl yıkadıysa sen de öyle yıka.Ekmek mi? Şart mı fırından yeni çıkmış, dumanı tüten ekmek? Hem zaten sıcak ekmek biraz hamur olur, sağlığa zararlıdır. Akşam piyasasından al ekmeğini yarı fiyatına... Bastır geceden suya... İşte sana sabahları yumuşacık ekmek.Ya çocukların masrafları? Onları nasıl kısacağız, diyorsunuz. Kolay. Üç çocuktan herhalde en az biri oğlandır. Okulu ne zaman bitiyor? Öğleyin. Bilemedin öğleden biraz sonra... Al bir simit tablası, koy kafasına, simit satsın okul sonraları bir - iki saat. Hem para kazanmanın ne demek olduğunu öğrenir, hem de eve üç - beş kuruş katkısı olur.

Daha sayalım mı? Yeter mi? Efendim? Yetmez ama evet mi? Haydi kolay gelsin, yürü anca gidersin!"
      Mehmet Tezkan da aynı konuyla ilgili yine bugünkü köşesinde şöyle yazmış:
Eskiden zam yapana kızılırdı şimdi zam yapan kızıyor
Eskiden zam yapana kızılırdı..
Kural değişti..
Zam yiyene kızılıyor.. Zam yapan zamdan şikâyet edene kızıyor..
Devir değişti, zam yapan haklı, zam yiyen haksız oldu..
Zam yapan; ‘dünyanın sayılı ülkesi olduk, Avrupa ülkeleri, AlmanyaİngiltereFransaİtalya nal toplarken biz şaha kalktık onları neredeyse yakaladık.. Bu zam şart, oturun oturduğunuz yerde kıymetini bilin’ mealinde sözler ediyor..
Zam yiyen sus pus..
Ağzını açamıyor.. Yok bütçe açığı, yok dolardaki artış, yok cari açık her şey beni buluyor diye haykıramıyor..
Dedim ya devir değişti..
Zammı yiyen zam yapana kızamıyor.. Zam yaptığı için eleştirilemiyor..
Tersine.. Zam yapan zam yiyene kızıyor; sigara içme, içkiyi azalt, lüks otomobile binme diyor..."


   Her iki yazarın da ağızlarına sağlık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...