27 Mart 2012 Salı

"Azalt, reddet ve yeniden düzenle"


İlgimi çekti, hoşuma gitti, çok sevdim bu trendi...Ve paylaşmadan duramadım:)

'Eşyaya değil, kendine yatırım yap' trendi

Hayatınızda bir şeyler mi eksik? Peki, bu eksikliği durmadan alışveriş yaparak ya da ihtiyacınız olandan fazla yiyerek mi dolduruyorsunuz? Yani, sadece tüketerek! 'Dövüş Kulübü' filminden Tyler Durden karakterinin dediği gibi, 'Sahip olduklarınız zamanla size sahip olabilir.' ABD'de doğan sadeleşme akımının mottosu 'azalt, reddet ve yeniden düzenle'; siz de yapabilirsiniz!
Nehirler kalabalık, insanlar meşgul, trafik hep yoğun... Alışveriş merkezleri ağzına kadar dolu, her şey tüketime, herkes tüketmeye odaklı. Sağlık sorunları da benzer artık; stres, baş, boyun ağrısı, bel fıtığı, güçsüz bağışıklık sistemi... 'Hayat zor' değil mi? Aslında değil. Sahip olduklarımız veya sahip olmayı hedeflediklerimiz zorlaştırıyor hayatı...
Aslında bir yandan da hayat bazıları için giderek sadeleşiyor. Kimi unvanını, evini ve otomobilini şehirde bırakıp uzaklara yerleşiyor, kimi hayatına sadece 100 eşyayla devam etmeye karar veriyor. Bu felsefenin tetikleyicisiyse, 2008 yılında başlayan ekonomik kriz.
ABD'de yaşayan yazılım uzmanı Dave Michael Bruno da, tüketim odaklı bu dünyanın esiri olmaktan vazgeçenlerden... Evli ve üç çocuk babası Bruno'nun 12 Kasım 2008'e kadar sıradan denilebilecek bir yaşamı vardı. Toplantılar, projeler, trafik derken kendine ve ailesine ayıracak vakti kalmamıştı. Evi, dolapları ağzına kadar eşya doluydu. Karısı da ondan farklı değildi. Bruno, bu duruma bir son vermeye karar verdi: Artık az eşyalı bir adam olacaktı. Çünkü sahip olduğu her şey, birdenbire ona sahip oluvermişti. 'The 100 Thing Challenge' akımı da işte böyle başladı. Bruno, hayatına, bir yıl içinde seçeceği 100 eşyayla devam edecekti.
Tecrübelerini 'www.guynameddave.com' adresli internet sitesinde paylaşan Bruno'nun kararı çok geçmeden bir akım haline geldi. Dünyanın dört bir yanından binlerce kişi, bu yük atma trendine dahil oldu. Bruno'nun üç temel prensibi var: Azalt, reddet ve yeniden düzenle.
Bruno'nun sadeleşme trendine dahil olan en popüler isimlerden biri ABD'de yaşayan Tammy Strobel. Strobel'in iyi bir işi, iki odalı bir evi, iki de otomobili vardı. Evliliği de iyi gidiyordu. Ama mutsuzdu. Strobel, hayatında yepyeni bir sayfa açmaya karar verdi. Eşi Logan Smith'le birlikte evdeki eşyaları yavaş yavaş bağışlamaya başladı. Kazaklar, ayakkabılar, kitaplar ve televizyon derken otomobillerine bile veda ettiler! Aileleri, arkadaşları çıldırmış olduklarını düşünse de Strobel'in artık dört tabağı, üç çift ayakkabısı ve iki tenceresi var. Ve mutlu. Bunun en büyük sebeplerinden biri de hayatlarını sadeleştirerek 30 bin dolarlık borcundan da kurtulmuş olması! Strobel'e göre mutlu olmak için büyük hedeflere hiç gerek yok.
ABD'de başlayan 'hafifleme' trendi yavaş yavaş dünyaya yayılıyor. İnsanlar daha az para harcamaya çalışıyor. Eskiyen eşyalar da çöpe atılmıyor, kıyafetlere yama yapılıyor, aletler tamir ediliyor... Yemekler daha çok evde yeniyor, bahçeler küçük olsa bile çeşitli bitkiler ekiliyor.
Artık insanlar eşyalara değil de kendilerine yatırım yapıyor. Örneğin ayakkabı alacağına, Fransızca kursuna yazılıyor. Alışveriş merkezine gideceğine, evde kalıp dikiş dikiyor veya temiz havada yürüyüşe çıkıyor.
10 ADIMDA HAYATINIZI SADELEŞTİRİN
ABD'de yaşayan Joshua Becker'ın da, Tammy Strobel'e benzer bir hikayesi var. Evli ve iki çocuk babası Becker'a göre hayatı sadeleştirmek için 10 kural var:
1 İhtiyacınız olandan daha fazla ev, arsa ve otomobile sahipseniz, onların esirisiniz demektir. Önce onlara sahip olma hırsı, daha sonra da elde tutma ve daha da fazlasına sahip olma isteği, farkında olmasak da, bizi kendimizden ve sevdiklerimizden uzaklaştırır.
2 Her gününüz aynı mı geçiyor? Kendinize, daha da önemlisi düşüncelerinize zaman harcamadan sadeleşemezsiniz.
3 Hedeflerinizi azaltın. Az hedefiniz olursa, onlara daha iyi konsantre olacağınız için başarı kaçınılmaz olacaktır. Başarmak istediğiniz şeylerin bir listesini yapın ve iki tanesini seçin.
4 Negatif düşüncelerden kurtulun. Bunun için anahtar kelimeler: Affetmek ve unutmak.
5 Borçlarınızdan kurtulun ve bir daha borçlanmayınn. Lüksü bir kenara bırakıp özgürlüğünüzün tadını çıkarın.
6 Daha az konuşun. Dedikodu yapmayın. Dürüst olun.
7 Şeker ve trans yağlardan uzak durun. Sağlıklı beslenirseniz enerji seviyeniz yükselir. Başınız her ağrıdığında da ağrı kesicilere başvurmayın.
8 Televizyon ve bilgisayar başında geçirdiğiniz vakti azaltın. Teknolojinin hayatınızı esir almasına izin vermeyin.
9 Önemli olana odaklanın, acil olana değil. Ara sıra cep telefonunuzu kapatın, e-postalarınızı sürekli kontrol etmeyin, Facebook'tan biraz uzak durun.
10 Aynı anda birkaç iş birden yapmayın. İşlerinizi sıraya koyun ve hakkını vererek yapın. Daha çok verim alacaksınız.

Basit bir köylü!
Hayatı sadeleştirenler arasında ünlü isimler de var. Bunlardan biri Fransız model Patrick Petitjean. Prada, Hermes, Jean Paul Gaultier, Kenzo gibi dünyaca ünlü birçok moda deviyle birlikte çalışıyor. Çok para kazanıyor ama ormanda yaşıyor! Soranlara, basit bir köylü olduğunu söylüyor. Ne cep telefonu ne de bilgisayarı var. E-posta adresi bile yok! Ormanda, 160 nüfuslu bir köyde yaşıyor. Dininin doğa olduğunu söylüyor. Moda haftalarında metropollere gidiyor, işi biter bitmez ormanına dönüyor. Çünkü sadece burada nefes alabiliyor. Meslektaşları gibi, büyük daireler, lüks otomobiller peşinde değil. Tüketim dünyasından korkuyor. Bunu da açıkça ifade ediyor. O yüzden kendini korumaya almış. 'Yeni'den nefret ediyor. Yıllardır aynı kıyafetleri giyiyor. Meyvelerini, sebzelerini kendi yetiştiriyor. Kozmetik nedir bilmiyor. 
(Nevra Gömdenİz)

3 yorum:

  1. Bu yazıyı hergün okumam lazım :(

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten yayılıp geçici bir trendin ötesine geçebilir mi bu vahşi kapitalizm çağında...neden olmasın...olmalı da.

    YanıtlaSil
  3. sevda s. eminim yalnız değilsin bu konuda:)

    N.Narda; umuyorum...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...