4 Ağustos 2012 Cumartesi

Güney Turu

Çalışan insan bütün bir yıl, yazın yapacağı tatilin hayali ile yaşamaz mı? 

Biz de iki çift, kışın hayalini kurduğumuz güney turu  planımızı gerçekleştirmek üzere  (22 Temmuz) Pazar sabahı yola çıktık. Amacımız mümkün olduğunca yer görmek (koy koy gezerek), konaklama içinse mütevazi mekanlar seçmekti. Zira, "herşey dahil"  tarzı tatil  fikri beni fazla açmıyor. Tüm gün, bilmem kaç tane yıldızlı otelin açık büfe kahvaltı/öğle/akşam yemeği/snack saati/böcek saati/şu eğlencesi/bu animasyonu/diskosu derken tatil için o kadar yol katedip otelden çıkmadan dönenler öyle çok ki son yıllarda çevremde. Herkesin anlayışına saygım var tabi ama güzel (ve yalnız:) ülkemde öyle özel yerler var ki ve buraları görmeden ölmemeli kimse. (He ilerde çocuk olduğunda mecbur kalınabilir o tarz tatile tabi. "Sıkıysa çocukla koy koy gez bakalım" diyebilirsiniz haklı olarak. Şartlar ne buyurursa öyle aslında di mi?


Neyse çok mu uzattım giriş paragrafımı ne? Aslında çok heyecanlanıyorum gördüklerimi paylaşmak için, e başlıyorum o zaman:


                         
                                  gündoğan
                            (
http://www.sabah.com.tr/fotohaber/turizm/turkiyenin-en-guvenilir-plajlari?tc=41&albumId=43161&page=2 )




























İlk durağımız Bodrum' da "Gündoğan"  oldu. 


turgutreis(321tatil.com)

Oradan "Turgutreis", son olarak "Akyarlar"da ilk günümüzü bitirdik.

akyarlar
(aycacandan.blogcu.com)





Ne desem eksik kalacak bu cennet koylar için... Yolunuz düşerse, özellikle Gündoğan ve Akyarlar'da mutlaka denize girin diyorum ben özetle. 


İkinci gün, ilk durağımız "Ören", sonrasında "Akbük" oldu.


Ören(Foto:http://www.bisikletforum.com/showthread.php?t=77324 )
Akbük(Foto.guleta.com)

Aslında uzun uzun anlatmak isterim her birini ama çok defa söyledim, ben beğendiğim herhangi bir şeyi çok zor anlatıyorum. O nedenle sadece fırsatı olan herkese görmelerini öneriyorum.

Azmak
(Foto:flickr.com)
İkinci günümüzü "Akyaka"da noktaladık. İki sene önce eşimle (balayına giderken) geçerken şööyle bi uğrama şansımızın olduğu bu şirin kasabada, "ileride mutlaka  daha uzun zaman geçirmemiz gerektiğini" zaten aklımızın bir köşesine yazmıştık ve bu tatil planımıza da Akyaka'yı dahil ettik tabi. Akşam, (Akyaka'nın önemli yerlerinden biri olan) "Azmak Nehri" kenarında sıralanmış pek çok restoranttan birinde dere üzerinde ördek ve kazlar eşliğinde cennet gibi bir ortamda yemek yemek için seçenekleriniz oldukça fazla.


Çınar Plajı(foto:hasretinpenceresinden.blogspot.com )









Ertesi günümüzü, namını önceden duyduğumuz Çınar Plajı'nda geçirdik. Yolunuz düşerse illa ki Çınar'da kahvaltı yapmalı ve bu güzel koya birgün ayırmalısınız derim.






Saklıkent
(foto:
enguzelresimleri.net)




Bu keyifli günden sonra Akyaka'dan Fethiye'ye yola çıkıldı. Fethiye'de görülecek yer çok, bizimse zamanımız kısıtlı olunca Saklıkent'le  başlamak istedik. Benim üçüncü gidişimdi, ama bir daha yolum düşerse gitmem diyemem. Bu doğa harikası kanyon insanı büyülüyor gerçekten. Suyun içinde, kayalardan atlayarak, zıplayarak, düşe kalka arada bi çamur banyosu yaparak epey bir yürüdük ve  bir(inci) şelaleye kadar vardık. Saklıkent'e  üçüncü gidişim ve bu noktadan ötesine gidemedim. Merak ediyorum sonuna varanlar var mı bu maceralı yolun? 

Biraz da ansiklopedik bilgi:

Saklıkent Kanyonu, yaklaşık 15 km uzunluğunda, içinde Bey Dağları'nın kaynak suyunu bulunduran eşine az rastlanır bir doğa harikası. Akıntı çok şiddetlidir ve soğuk su akar. Fethiye'ye gelmeden Saklıkent-Kemer kavşağından, Saklıkent istikametine doğru hareket ettiğinizde, 32 km mesafe yapmanız gerekir. Tlos antik şehrine çok yakındır.
Kanyonun keşfi ise çok yakın bir tarihe dayanmaktadır. Rivayetlere göre bir çobanın keçisini buraya kaçırması sonucunda keçisinin peşinden gitmesiyle keşfettiği kanyon, çevre yerleşkelerde merak konusu olur. Çobanın burayı bildirmesinin ardından Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Saklıkent'i Milli Park ilan etmesinden sonra, özel firmalarında da desteği ile Saklıkent bugünkü halini alır. 
(kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Sakl%C4%B1kent_Kanyon)

Tatilimizi, "Oniki Adalar Tekne Turu" ile bitirmek istedik. Zaten akşam dolaşırken marinada gördüğümüz yüzlerce tekne bu konuda oldukça davetkar. Genellikle çoğu turun güzergahı bir-iki farkla birbirinin aynı denebilir. Bizim katıldığımız tekne turu güzergahı şöyleydi:

  • Yassıcalar Adası
  • Boynuz Bükü Koyu
  • Akvaryum Koyu
  • Kızıl Ada
Tabi ki mükemmel ve de yorucu bir gündü. Tertemiz, pırıl pırıl suda, yeşille mavinin buluştuğu bir ortamda yüzmek öyle keyifli ki, inanın sudan çıkmak istemiyor insan. Ne diyim Fethiye'ye giderseniz mutlaka bu turlardan birine katılmalısınız.

Böyle işteee! Sayılı gün hemen bitti ve başladığımız noktaya döndük elbette.
Şu an, tatilimize çıktığımız Pazar sabahında olmayı isterdim:) Pazartesi işe gitmek epey zor gelecek gibi. Normalde bile Pazartesi sendromunu yaşayan bir çalışan olarak Allah yardımcım olsun diyorum.

3 yorum:

  1. Tüm buraları gezmek yaşarken cennete girmiş olmakla eş değer..:))

    YanıtlaSil
  2. öyle gerçekten...izin sonrası buralardan işe dönünce de cehennem gibi geliyor ama...

    YanıtlaSil
  3. sevgili zeze,
    çok güzel yerler hepsi de!
    darısı başıma;)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...